31 Mart 2022 Perşembe

ahpathetic

Ezbere yaşadığım hayatımın bir gecesinden selamlar !
Ayaklarım öğrenmiş, götürüyorlar, sağolsunlar. Açlık da hissetmiyorum, ama ellerim yediriyor, onlar da çok sağolsunlar, zaten görevlerinde azalmalar var - laf aramızda :)
Uykuya doyamadığım şu gecelerde gözlerimi kapattığım her an birileriyle yüzleşip, sabaha yorgun fakat arınmış ve hafiflemiş kalkıyorum. Ruhen iyiyim ama bedenen pek de iyi olduğum söylenemez. Sanırım durum artık bir hayli psikosomatik. Ayağıma değen küçük bir taş parçası bile kalbime dokunuyor artık. Öyle bir koptu kayış..yalnız kafam nasıl hafif. Bakar görmez, dinler işitmez oldum. Kalbim acımış, yorulmuş çok..iyi olsun artık.
Farkettim de, renkleri de görmüyorum. Lacivert arzuluyorum sadece. Elime kocaman bir fırça alıp döne döne laciverte bürümek istiyorum kendimi; açıklı koyulu her yer; başka da bir şey yok, boşluk.
Çıplak olmamak için giyiyorum birşeyler, ama ne giydiğimin bilincinde değilim. Bu süre zarfında üşüyorum, hee..bir de kalbim sıkışıyor. Konuşmak, anlatmak istiyorum ama herkes kendi işinde..buraya uğruyorum. Sağolsunlar canım ellerim yazıyorlar bir şeyler.. Böyle böyle geçiyor zaman ve gittikçe daha da hissiz, heyecansız ve tutkusuz biri oluyorum. Kalbim çok incinmiş öte yandan, hiç olmadığı kadar ağır geliyor, yorulmuş. Ne yapsam da iyi olsa, bilmiyorum. Uyarmıştı ama iş işten geçmiş, toparlanmıyor. Bakınıyorum sağa sola ama dedim ya görmüyor(d)um.Sahi, değişik bir şey oldu bugün :)
Metro güzergahı üzerinde bir zamanlar çalıştığım yere yakın bir duraktan geçerken tüm insan figürlerine rağmen gelin gibi süslenmiş ağaçlar gördüm. Ağaçlar bu soğuğa, bu kabalığa, bu çirkinliklere rağmen böylesine vurdumduymaz bir edayla çiçeklenebiliyorsa, ben de deneyebilirim diye düşündüm. Son bir gayret, hadi dedim.
Bunu da halledebiliriz be. Yalnız şey..biri gelsin, kendiliğinden. Çatkapı gelsin, kalbimden öpsün.
Ben uyumaya gidiyorum. Hoş kalın.

20 Mart 2022 Pazar

kşa

Pazar gününe dönmüş - hatta donmuş olsak da kar yağışından mütevellit bana hala Cumartesi. Gün ışığını görene kadar Cumartesi. Bir decade*i birazcık aşkındır Cumartesi günleri normalden daha yoğun hissederim. Genelde yalnızımdır ve bununla barışalı da yaklaşık bir decade olsa da Cumartesileri hala biraz acıtır. Neyse, konumuz haftanın günleri değil. Birazcık kelime çalışması yapmak istiyorum aslında. Mesela "aşk".
Aşk nedir azizim ? Ben artık el ele tutuşan insanların birbirine "aşkım" diye hitap etmesinden çok yoruldum. Telefonunda "aşkım" diye kayıtlı biri varken başka birisini arzulayandan da..
Yastığının diğer ucu değildir aşkın, sol yanındır. Aşkın senin yanında olmayandır ve olmayacak olandır da. Duruma göre hoştur, bazen de "ölsem ve kurtulsam" dedirtendir. Aşkta saygı, kin, sinir, küçük jestler..vb gibi beklentiler olmaz. Zaten yok olduğundan beklenti de olamaz. Aşk bireysel bir şeydir, tek başına taşıdığın, kimseciklere anlatamadığın; paylaşamadığın. Neyini anlatabilirsin ki paylaşasın ? Muhtemelen illetli diye yaftalanırsın, boşver, anlatma.
Gün doğumunda gülümseyerek selamladığın, ışıklar söndükten sonra sarıldığındır aşk. Tüm duvarlarını komple indirebildiğin, "güvenebildiğin", yalansız dolansız bir bütün, yek olabildiğindir. Fiziksel ihtiyacındır; başkaları kurtarmaz, köreltemez o ihtiyacı. Aort gibidir. Belki başka vücutlarda bulabilirsin birtakım kırıntılar, ama muvakkattır, kanma. Kendini başkasına sunamadığındır. Acı ne olursa olsun, tatlı tatlı tahayyül ettirendir. Duruma göre zordur. Fakat siz sevilmeyi tercih edin, nihayetsiz sevin. Karşılıklı nezaket ve saygı çerçevesinde el ele yoldaş olun. Aşık olmayın azizim, zinhar olmayın.
Ben oldum bi kere. Hem de nasıl oldum..olmaz olaydım.

decade : on yıllık zaman birimi. Türkçe'de tek bir kelime olarak karşılığı olmadığı için böyle yazmayı tercih ettim. Hem kime ne?

12 Mart 2022 Cumartesi

s-now

Şiir gibi kar yağıyor. Kar sesleri susturur, insanları saklar. Keşke iç sesleri de susturabilse, keşke beni de saklayabilse. Şu an tek ihtiyacım olan saklanmak; avuç içine sığabilecek kadar küçülebilirim, soğuktan bağımsız. Güvensizlik hissiyatı böyle bir şey işte. Kaybolanların telafisi olmuyor maalesef. Ve ben dakikalar geçtikçe daha da eksiliyorum; içeriden ayrı, dışarıdan ayrı.. Bundan sanırım avuç içine sığabilitem, saklanma arzum. Saklanayım ki, toparlanayım, iyi olayım. Kendime daha sağlam duvarlar örebileyim, zira yenilenme işlemi pek hızlı olamıyor artık. Kırıkları tamir edeyim, tozları alayım, temizleyeyim, cila çekeyim. Dokunmasın kimse..iyi olayım ben. Kar da şiddetlendi öte yandan. Dokunmaya gelemez ki kimsecikler. Kar yolları kapattı, sırf bu yüzden gelemiyor kimsecikler. Ellerim de ısınmıyor zaten. Eksiliyorum ya, daha çok üşüyorum. Olsun, kar çok güzel örtüyor herşeyi. Beyaz örtüyor, yalansız, saf. Yalansız, direkt üşümeyi özledim. Gitsem mi ben, en güzeli? Hava soğuk, başka denizlere bakıyorum da, rüzgar tersten esiyor; sıkıntılı bir durum. Kar çok yağıyor, kimsecikler gelmez artık, gidip saklanayım ben en iyisi.