24 Aralık 2016 Cumartesi

midnight blues

Yağmurlandım..

Doya doya yağmurlandım. İşten çıktım, Taksim'e kadar yürüdüm. Ne toz ne de insan vardı sokaklarda. Öylesine yoğun bir cadde, neredeyse gölgemle başbaşaydım. Sırılsıklam oldum. Mutlu da oldum. Bir ara gökle birlikte ağladık ; huzurdan :)

İstanbul nasıl da güzel..Bazen kötü görünebilir, ama herkese olur zaman zaman. Aşk böyle bir şey işte. Ne yaparsa yapsın kötü gelmez. Gümüşsuyu'ndan aşağı Beşiktaş'a doğru..ışıklar, sudan yansıyan başka ışıklar,.. yağmurla parıl pırıl ışıldayan bir yer. Ne güzelsin İstanbul !

Aralık bitiyor..içim içime sığmıyor. Geceler uzun, huzurlu, sessiz. Gündüzler de öyle çoğu zaman. Tütsüm yanıyor, sevdiğim müzikler kulağımda, sevdiğim içecek elimde..bir de sigaram tabii.
Müzik konusu bir enteresan ; birinin açtığı müziği değiştirmem genelde, değiştirtmem de..ama sevdiğim müzikleri sevmiyor insanların çoğu. Tıpkı bu havaları, günleri, geceleri, kışı..vs. sevmedikleri gibi. Şu an müziğime karışan yok, yine ben ve kendim bizbizeyiz.

Keyfimize laf yok.
Umarım aradığınız huzuru uykunuzda bulursunuz..bana bulaşmayın da. Müziğim de tütsüm de tam gaz devam ediyor.

O zaman Hallelujah !!

23 Kasım 2016 Çarşamba

yalnızlığa dair..

Tercih meselesi..

Başa gelen her şey bir şekilde zamanında dilenmiş bir şeydir-ki buna önceden değinmiştim. O zamanki durumum farkındalıktı, şimdiyse kabulleniş.

Yalnız yaşamayı tercih ediyorum. Sonuçlarına katlanmak mı denir, mukafat mı denir, o da perspektif ile alakalı. Sonuç yine tercih meselesi.

Yalnız olunca,tüm gün üzerime vıcık vıcık yapışmış olan kalabalıktan arınmış oluyorum eve girer girmez. Sonrası kulak çınlatan bir sessizlik.

Yalnız olunca, arada ziyaretime gelenler oluyor; arkadaş, dost, aile, sevgili.. nadiren indiriyorum kalemin duvarlarını. O anlar çok özel oluyor, çünkü biliyorum ki geçici, sonsuza kadar sürmeyecek. Elimden geldiğince tadını çıkarmaya bakıyorum o anların, çünkü sonrası acıtacak. Çok da alıştırmıyorum kendimi birinin nefesine evimde. Ne kadar kısa, o kadar iyi. Gerisi aynı boşluk.

Yalnız olunca, bir başka canlının kıymetini daha iyi anlıyorum. Çünkü aslolan yalınlıktır, yalnızlıktır. Kimse kimsenin hayatında sonsuza kadar kalmanın garantisini veremez. Ne zaman kendini bırakırsın birinin kollarında, kaybedişini ilan edersin. Insan yalnız doğduğu gibi, ölmeye de mahkumdur, terk etmeye programlı gibi. Yalnız olunca, kendimi daha az kandırıyorum.

Yalnız olunca, öfkemi besleyecek tohum bulamıyorum. Kabuk bağlıyor, kanatmayabiliyorum. Duruyor ama acıtmıyor.

Yalnız olunca, hayatın beni tüm cazibesini kullanarak davet ettiği o çarka kapılmayabiliyorum.

Yalnız olunca, ruh eşim olmuyor, yansıması oluyor. Beraber çıkıyoruz, tek geliyorum. Kokusu, saçı,..dnaları karşılıyor beni, temizliyorum, onlar da gidiyor.

Yalnız olunca, ölüm hep benimle oluyor. Sevebildiklerimin yüzünde ölümü görüyorum hep. Yokluklarına alıştırırken kendimi aslında ölümlerine de alıştırıyorum, kabulleniyorum. Bir zaman sonra istediğimde ulaşılamayacak olduklarını biliyorum.

Ben yalnızlığımı ölümün sonsuz huzuruyla ve buna olan arzumla besliyorum.

12 Kasım 2016 Cumartesi

denial

Öyle şarkılar yazmışlar ki zamanında, kendi düşüncelerimi yazamıyorum (ç)alıntı gibi olmasın diye.
Sonra bir an düşünüyorum da, umut oluyor bana herşeye rağmen.
Demek ki yaşanabiliyormuş, kabuk bağlıyormuş bir daha kanamamak üzere. Öte yandan kendimi de nasıl iyi tanıyorum. :)
Cık.. düşünceler aynı olabilir, yaşantılar da ortak olabilir ama etkisi herkeste farklı olur. Yaşananlar özgündür.
Ben böyle hissediyorum diye diğer bir kişi de böyle hissedecek diye bir şey yok. Zaten ortak olsaydı, ortak olunurdu ve bu yazıya ilham olmazdı. Hemfikir olunsaydı "aşk" olmazdı. "Aşk" olmasaydı "tutku" hiç olmazdı. İkisi de yaşanan dünyanın karanlık tarafı.
Boşver..

İnkar da edilmez ki şimdi ? Gözüm kör olsa, gönlüm değil. Tam tersi olsa da, birbirleriyle uyumlu gidecekler diye bir kural yok.
Zor işler. Olsa bir dert, olmasa..

Uykum geldi. Kalbim acıyor. Olanlar var ya, önceden, çok önceden.. ürperti gibi çarpıyor aniden, bazen sık sık bazen durup dururken ama şiddetli. Biliyorum olanla ölene bir şey yapılamadığını. Ama olmasaydı da olurdu, değil mi ? Bugünkü ben olamamama neden olduğu için teşekkür etmek istemiyorum. Aman ne hoş eleğin altında kalan insanlar ! Benden götürdüklerinin yerine bir şey koymadı ki kimse..İnancım gitti bir şeylere karşı. Bu pisliği önce ben başlatmadım. Neyse, arınmak için yazmaya başlamadım. Tadında kalsın.

Tadında kalsınmış. Tadını skeyim.

Hepiniz çıkarlarınız için yalanla harmanlanmış orospu attırığı aromalı bokuncuklarsınız.

8 Kasım 2016 Salı

olala la

olala la la la la la la lammm

Bir daha sorsan, yapamam şu melodiyi. :)

Amaaan..!

Şu an huzurumdan titreyerek kusucam, o derece. Kafam rahat, reglim. Başımın ağrısını ve karnımın ağrısını birbirine çarptırıyorum. Biraz odaklanma gerektiriyor ama hoş bir zevki var.

Denize yakın uçmak istedim hayatımda ilk defa. Yükseklik ve denizin gece karanlığı fobime inat. Benim inadım kendime bu arada,kimseyi seklemem aslında. Nasıl da güvensizlik var çepeçevre. Açılmasın diye zorla tuttuğum kapılarım mühürlendi, istesem de açılmıyor. Yanılmayacağımdan eminim çünkü.

Bitsin o zaman bu baskılar, bitsin bu ağdalı ilişkiler. Ya siyah olsun ya da beyaz. Griyi sikellee..

Huzur bende. Sadece bende, benim. Sana verecek huzurum yok her kimseysen. Bunu didikleyenler var bir şekilde uzakta ya da yakında.

O zaman size güle güle :)

Cidden şu an yağmur yemiş toprak gibiyim. Serin kokusu var burnumda. Saçma sapan şeyler yazıyorum, farkındayım.

Bunun da var hoş bir zevki. :)

Zevk çok zevkli.

27 Ekim 2016 Perşembe

heeyt you !!

According to the light side : Why do we fall ? To rise again.

According to the dark side : Together I fall, divided I stand.

15 Ekim 2016 Cumartesi

hey you !


16 Ekim Pazar günü dolunay koç burcuna yarayacakmış, belki de vuracakmış. Toxic atıklar ve artıklardan kurtulacakmış. Kurtulacakmışım.. Nasıl sancılı olacak kim bilir ?! Düşünsene; bekleyişler, ilişkiler, işler güçler..bi anda şekil alacak..
Dolunaydan beklentiye giren insan..işte o benim ! hopeless case gibi sanki, huh ?

kim bilir, belki de..

My heart is open, why don't you come home ?

Sanırım gece içtiğim ilacı aldıktan sonra yazdıklarımdan ben sorumlu olmuyorum. Çünkü birkaç gün sonra baktığımda hatırlamıyorum.
Güzel yanları da yok değil hani.. kalabalıkta kimi görmek istiyorsam onu görebiliyorum. Gösteriyor yani :)

I am you and what I see is me..

Bulanık dünyada yarı saydam insanlarla muhattap oluyorum. Kendimi özledim. Arınamadım bir türlü. Kapılarımı, perdelerimi kapatıyorum ama sanki yine var birileri. Bugün Üsküdar-Salacak arası yürüdüm. Güneş gene bir agresif,ama belli son çırpınışları.
Karşıya baktım. Karşıdan görünen Üsküdar gibi olmak istedim. Üsküdar'da Üsküdar olmak istedim. Yerleşik,kendi halinde, boş, koşturmacasız..Akıntıya direnmeden, akıntı bile olmadan.

Yatsam uyusam..sen ya da o gelmese rüyama, kabusum olmasanız..ya da ben hiç uyanmasam .

6 Ekim 2016 Perşembe

process

Alışıyorum..
Kanatlarıma kavuştum,uçabiliyorum.
Özlüyorum,ama devam ediyorum.
Özlem tutsaklıktır,özgürlük içinde harmanlanıyorum.
Üzülmüyorum.Yaşıyorum bazıları kadar ya da çok..
Show must go on.

17 Eylül 2016 Cumartesi

pure


Salt acı çekmeyi özledim.

11 Eylül 2016 Pazar

münir


Bir tek kış gelirken ve giderken korku duyarım.
Gelirken, yeni sezon kıyafetleri ya bir daha göremezsem diye..giderken de mevcut kazaklarımı ya bir daha giyemezsem diye..
Çok umutlanır, çok beklentiye girerim, öylece beklerim. Hep bir şeyleri beklemiyor muyuz zaten ?

Bekleyecek bir şey olmadığında eskiye dönüp bakıyorum. Kısa süre içinde gerçekleşen iş,eş..değişimi. Olmazsa olmaz dediğim insanların hayatımdan çıkışı, yerlerinin dolmayışı, çok sevdiğim iş yerimin buz gibi bir kamu emsaline dönüşmesi, her seferinde "hah bu sefer son, oldu galiba" dediğim adamın benden ayrılışı,hem de öylesine hazırlıksızken ben.. maddi sıkıntıları eklemek gereksiz benim gibi maneviyattan öğüren bir insan için. Gidenlerin götürdüklerinden bahsedecek enerjim kalmadı-ki elimde de kalan pek bir şey yok. Geceler de artık gündüzler kadar uzun, ani ısı değişimleri oluyor. Anılar var sonra, paylaşımlar..o insanlar düzgün hayatlarında indirimli öğretmen akbillerini kullanarak uzaklara gittiler. Elim kolum bağlanmış, bir şey bekleyeceğim günü bekliyorum.

Kulaklarım çınlıyor. Uyusam uyanamıyorum. Bu sefer istemdışı. Ürkütücü olan da bu zaten. Kontrolüm dışında bir yanlış/hata yapmaktan korkuyorum. Bu kadar çok korkuları olan bir insan değildim oysa ki.

Beklentisiz beklediğim insanların gelmeme ihtimalinden de korkar oldum.

Ama herkesin beklentisine inat, yalnızlıktan korkmaz oldum. Beni yalnızlıkta cezalandıramaz,ancak ödüllendirirler. Sonuçta hepimiz yalnız değil miyiz gün bitiminde ? İnsanların yalnızlıktan anlayışı da çok önemli tabii. Bazıları sadece erilliklerini pekiştirme güdüsüyle ararken, bazıları ikili ilişkilerindeki problemleri bir üçüncü kişiye -bana- anlatmak için arıyor. Gece olduğunda yine yalnızız.

Major Depresyon belirtileri gösteriyormuşum. Ben adını Münir Depresyon koydum. Özkul amca gibi ölemedi, gidemedi, bitemedi,..diye.

8 Mart 2016 Salı

bi itiraf..

Bazen sokakta sigara içerken, sağ elimde tutuyorum sigarayı. Solak olduğum anlaşılıp da herkesin yapmadığı ya da yapamadığı şeyleri sanki sadece solaklar yaparmış gibi sorular sorulmasın diye. Büyük beklentilere girmesinler diye..

Anlatabildim mi ?

* kafam çok iyi..çaktırma ! ;)

12 Ocak 2016 Salı

ma'bool

Flood..

Sevdiğim bir parça,sevdiğim bir dilde.. İbranice'yi severim,Lehçe'yi sevdiğim gibi.

Sevdiğim başka şeyler de var ;

Şakaklarımı nefesimi kesercesine zonklatan lodosta yürümek.

Gülle gibi ağır saçlarımı kuruturken,kurumaya başlayan kısımların uçuşması..sanki sorumluluğunu almış da,yuvadan uçuyor gibi.

Metrodan indikten sonra yürümek zorunda olduğum rampanın bittiği noktada sigara yakmak.

Beni çok fazla inciten,uykusuz bırakan insanlara,bir anlığına öfkeyi unutup tek vücut olurcasına sımsıkı sarılmak.

Tanımadığım insanların derdini dinlemek, çözüm üretmeye çalışmak.

Unutmam gereken insanlarla olan paylaşımlarımı hatırlamak, kabuğu kanatmak.

Günün ilk kahvesi,son sigarası.

Soğuk evde elektrikli battaniyeye çırılçıplak atılmak.

Yeni aldığım giysiyi- ki nadiren alırım- günler sonra giymek.

vb..vb..

Tüm bunlarla umutlanmak,yaşama tutunmak.

Çaba..

Çünkü, paylaştıkça başkalarıyla veda etmek gecikiyor. Ne kadar az paylaşım, o kadar kolay unutmaya çalışmak.

Çünkü herkes aynı anda geliyor ve yine aynı anda gidiyor.

Kalabalıkta ne kadar yalnızsam, gerçekten yalnızken o kadar yalınım.

Bu sefer başka..