9 Ekim 2020 Cuma

authentic life

Maskelerinizi aralayın ve yağmuru koklayın.
Hayat her şeye rağmen yaratılabilen basit fırsatlarla çok daha güzel. Aslında en basit mutluluklar gözlerimizin önündeyken, bizler hep yukarıya veya karşıya bakıyoruz. Yaşanılan hayatlar çalıntı, hayaller ödünç. "Hakikat" çoğumuz için artık eski bulunduğu için pek tercih edilmeyen Arapça kökenli bir sözcük. Gelişen teknoloji dünyası bizleri sözde ilerletip modernleştirirken, eskiye burun kıvırıp özümüzden uzaklaşarak gerilemiyor muyuz ? Fikirler bile samimi değil. Oysa görmemeye inat ettiğimiz en basit şeyler ne kadar da gerçek.
Hayat zor değil. Kişi faktörü dünyayı cennete veya cehenneme dönüştüren. Omzumuza yük olmamalı yolumuza çıkanlar, aksine kanat takmalı; takmalı ki, yolumuza yoldaş olsun, hayata baharat misali lezzet katsın. Maalesef bencillik kalkan olmuş, hatalar karşısında sorumluluk almamak için bürünülen. Hayat hatalarla gösterir tadını tuzunu. Yorulmamış insan bilemez yastığının kıymetini. Bilmez hiç susuz kalmamış insan suyun aslında eşsiz bir lezzeti olduğunu. Emeksiz, hareketsiz deneyim olmaz. "Yok" olan aslında "var" olacağın hazırlığıdır.
Hayat mucizelerle dolu. Bu yüzden değil midir her gün aynı güne uyanmamak ? Güneş her gün doğudan doğar ama her defasında aynı renkleri mi sunar ? Filtresiz bakmayalı ne kadar oldu kendinize ?
Hayat çok adil. Ona nasıl giderseniz, onunla iadeiziyaret görürsünüz.
Kendin olabilmek çok önemli. Uyarlama korkusu olmaksızın özünü olduğu gibi yaşayabilmeli insan. Diğer faktörler yokmuşcasına, akıp gitmeli zamanla el ele..Hayat katılık sevmez, akışkan ve kıvrak olabilmeli insan. Esneklik can yakmaz. Biraz da güvenebilmeli insan yazgısına, hayat seni alır, zamanla beraber şekillendirir. Doğar, büyür, hisseder, yaşar, bu süre zarfında güzel çizgiler biriktirir ve ölür insan.
İşte hayat bu kadar gerçek, bu kadar yalın, bu kadar güzel. Ya siz ?