22 Aralık 2014 Pazartesi

hello..

is there anybody out there ??

22 Şubat 2014 Cumartesi

mirror


İnsan çok kolay kandırabildiğini düşünür. Belki de farkında olmadan en alışkın olduğu şeyi yapıyordur.
Belki de insanın en başından beri kendini kandırabilmesinden kaynaklanıyordur.

Çocukluğumuzdan beri birtakım masallar,hikayeler..vb ile bugünlere geldik. Hepsinin gözle görülmese de yürek zıplatan etkileri oldu hayatımızda. Hele biri var ki, içinde yer eden şu cümleleri barındırır :

"Ayna ayna söyle bana, en güzel kim bu dünyada? "
Ayna da hep beklenen cevabı verir.

İşte insanın kendini aldatmasının / kandırmasının miladıdır bu cümlelerle tanışması.

Çünkü ayna, iyi ve güzel olana beklediği cevabı verir. İnsanlar güne uyandıklarında tek bir yüz görürler ya da gördüklerini sanırlar. Güne iyi ve güzel başlama güdüsü aynadan ve yansımasından alınır. Kendinde ufak bir tereddüt ve huzursuzluk hisseden kişi, aynaya koşar. Yine aynı şey : yenilenme, sıfırlanma, hatta belki de küllerinden doğma.

Peki ya aynada gördüğümüzü sandığımızı görmüyorsak gerçekte ?
En başından beri objektif olamayan bir bakış açısıyla aynalara bakmak?? Beynin içindeki sancılı kumpasların doğurduğu hezeyanlar silsilesi gördüğümüz. Sanrılara tutunmuş hayatımız var, yalın ve gerçek olan da onun bittiği yerde.

Aynadan daha samimidir yalnızlık ve yanında getirdiği sonsuzluk..
Asıl "yüz"leşme, aynanın olmadığı yerdedir.

6 Şubat 2014 Perşembe

evanescent . .


Saat : 3:33 a.m.

Hep bir koşuşturma, bir yarış..
Nereye gidiyor, neyi bekliyorum ?
Bazen bir rampa çıkıyorum, bazense yokuş aşağı düşüyorum. Birileri beni itiyor her durumda da..Sanki başka birilerinin hayatını yaşıyorum. Uzaklarda bir huzur var, sonsuz bir huzur,düz,dümdüz.. Nefesin yağ gibi kaydığı, hiçbir organın batmadığı..

Eğer bu dünya faniyse, sonsuzluk içinse buradaki tüm bu yarış, o halde sonsuzluğa yakınlaşmak, bu süreyi kısaltmak veya uzatmak benim elimde olabilir. Ebedi bir huzurdan bahsediyorum. Ait olduğum yer, diğer insanların olmadığı, gerçekten yalnız olabildiğim..
Çünkü ben türümle başarılı olamıyorum. Yalnızım. Taksim gibi bir yerde çalışıyorum, binlerce yüz görüyorum. Hepsi soğuk,hepsi samimiyetsiz,yabancı..

Uyuyamıyorum. Uyusam, uyanmasam..Yalnızlığım ve ben ait olduğumuz yerde olsak, kavgasız, yalansız..

Süreci hızlandırmalı ; iniş-çıkışlar hasar bırakıyor, çıkış yolunu göremiyorum.

Oysa okunmamış çok kitap var, sulanmaya ihtiyacı olan çiçeklerim bir de.. onlar öylece bekliyor, yüzyüze bakıyoruz..
Ben artık bekleyemiyorum. İçimde sabırsızca gezinen birşeyler var ; huzur ve sonsuzluğu çağıran, eller açık, bekliyor. .

Ey ölüm,

Neredesin ?

20 Ocak 2014 Pazartesi

Üç Kez..


Aşağıda kopyalayıp yapıştırdığım,en sevdiğim şiirlerden biridir :

Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.

Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.

Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
-Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.

Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.

Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.

Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.

Ilhan Berk


Böyle kadınlar da var ya dünyada ya da erkekler ! ortaya böyle mahsüller çıkarttırabilen..acısı da vardır elbet ama ne derler; bittersweet?
Oysa burada öyle mi işler ? Yalın başlamış bir yangın, alev alev ama yine yalnız..köz olduğunda yellemeye gelen biri, yellerken de içine kazara düşen bok. Önce sıçma, sonra sıvama evresi. Hep aynı, hep yaşlı, hep giderken birşeyleri eksilten..
Eksiliyorum eksiliyorum kalıyor faniliğim, yok oluyor güzelliğim..