12 Ocak 2016 Salı

ma'bool

Flood..

Sevdiğim bir parça,sevdiğim bir dilde.. İbranice'yi severim,Lehçe'yi sevdiğim gibi.

Sevdiğim başka şeyler de var ;

Şakaklarımı nefesimi kesercesine zonklatan lodosta yürümek.

Gülle gibi ağır saçlarımı kuruturken,kurumaya başlayan kısımların uçuşması..sanki sorumluluğunu almış da,yuvadan uçuyor gibi.

Metrodan indikten sonra yürümek zorunda olduğum rampanın bittiği noktada sigara yakmak.

Beni çok fazla inciten,uykusuz bırakan insanlara,bir anlığına öfkeyi unutup tek vücut olurcasına sımsıkı sarılmak.

Tanımadığım insanların derdini dinlemek, çözüm üretmeye çalışmak.

Unutmam gereken insanlarla olan paylaşımlarımı hatırlamak, kabuğu kanatmak.

Günün ilk kahvesi,son sigarası.

Soğuk evde elektrikli battaniyeye çırılçıplak atılmak.

Yeni aldığım giysiyi- ki nadiren alırım- günler sonra giymek.

vb..vb..

Tüm bunlarla umutlanmak,yaşama tutunmak.

Çaba..

Çünkü, paylaştıkça başkalarıyla veda etmek gecikiyor. Ne kadar az paylaşım, o kadar kolay unutmaya çalışmak.

Çünkü herkes aynı anda geliyor ve yine aynı anda gidiyor.

Kalabalıkta ne kadar yalnızsam, gerçekten yalnızken o kadar yalınım.

Bu sefer başka..