1 Mayıs 2020 Cuma

lockdown

Herkesin başına gelmesi mümkün olamayan durumları deneyimlediğimiz şu günlerde hatta daha düz olmak gerekirse kaç kişinin başına gelecek ki böyle şeyler diyebileceğimiz anlar eskitiyoruz. Eskiyen zaman, peki insan bundan nasıl etkileniyor ?

Kapalı kalmak çok farklı bir eylem. Hele bir de zorunluluksa hiç farkında olmadığın psikolojik hastalıklar yumurtluyor beyin/beden.
Çok değişik şeyler duydum ve gördüm bu günlerde. Yaklaşık bir buçuk aydır hayat normal olmayan her şeyi yaşatıyor ve insanlar ne kadar zor, ne kadar talepkar, ne kadar boş,negatif, tüketken..
Enerji emerek varlığını sürdürebilenler ilk aşamada dökülenler. Sonraki sırada ise kendi kendine tahammül edemeyenler..Eve sığamamalar, yakınmalar, şikayetler..vs vs.

Eski dizileri dönüp dolaşıp izleme sebeplerime birini daha ekledim. Yaprak Dökümü'ndeki ev, Sedef'in odası ya da Kuzey Güney'de Cemre'nin evi..tam bir ev, sıcacık, belli bir zaman sonra kendini kötü hissettiğinde izleyip "yuva"nda hissedebiliyorsun kendini. Bence insanlığın en büyük sığamama sebebi bu : yaşadıkları alana yabancı olmaları, sahiplenememeleri, yuva olamamaları ya da hissedememeleri. Bu yüzden ev basıyor, bu yüzden hayat eve sığmıyor, bu yüzden eve sığabilen pozitif insanların enerjilerini emerji..

Hadi başka şeylerden bahsedelim, mesela evde kalabilme lüksünün özelliğinden :
Ev: her yerinde sen varsın bir kere, senin renklerin ya da zevkin değil sadece, kokun, kılın, yünün, kısaca dnaların var.
Ev senin isteğin dışında kimsenin gelemeyeceği bir yer, neden kendisiyle kalamaz ki insan ? Neyden korkar da kaçar, sokağa atar kendini ?
Evde maske takmaz insan, ne yüzüne ne ağzına..eğer tamamen soyunamıyorsanız orası sizin eviniz değildir. Ev senin her halini görüp duvarlarında absorbe eden yerdir. Ev senin kalkanın, mabedindir. Dünyevi zevkleri dışında bırakıp, beynini, kalbini hatta kıçının sesini dinleyebileceğin bir yerdir. Neden duramıyorsun ?

Sorun bu işte..kendiyle yüzleşmek istemiyor insan, kendini dinlemek istemiyor. Çünkü onu oyalayacak oyuncakların hepsi negatif gerçeklerden bahsediyor ve kötü enerjisini atıp karşısındakini emebileceği ortamlara da giremiyor. Kalırsa, yüzleşecek. Yüzleşirse, kabullenmek gerekecek. Ve "kabullen(ebil)mek" herşeyin ama herşeyin hatta ölümün bile devasıdır.

Her nasılsa aynı türden ve familyadan olduğum bu insanlarla benzeşmiyoruz. Kendilerine tez zamanda huzur ve barış diliyorum ; kendileriyle.