16 Ekim 2013 Çarşamba

traveller


I don't like travelling.

Bir kez daha emin oldum bundan. Zaten "ölmeden bi Seattle görelim" gibi bir hayalim yoktu ama en azından Aurora Borealis'e kadar genişlemişti seyahat edebilme sınırım. O da henüz değişmiş olan ders kitabımız "Traveller"ın ittirmesiyle..how tragicomic !

My first flight experience : 3/10
Evet,..rahat ve pratik. Insanın otobüsle saatler boyu çektiği işkence minimuma iniyor ama sağlıklı değil. Tamam, bende yükseklik korkusu var..iyi de o gereksiz basınç ve sarsıntıyı ne yapacağız ? Bunaldım. Bastı. Neyse ki saniyeler de yol gibi çabuk geçti.

Diğer mevzu : Evim ve uzağı.
Evden ne zaman uzaklaşsam -ki bu hissiyat 100km'den sonra başlıyor, dakikaları sayıyorum, insanlar eğleniyorlar "hoo heee yeaahh holidayy " modunda..bense hep bir countdown. Sevmiyorum işte,bunalıyorum. Hatta camdan atlayasım geliyor.

Gelelim Izmir'e..
Havaalanından çıkar çıkmaz kendimi Terazidere metro istasyonunun özlemiyle kucaklarken buldum. Her yerde Istanbul'u aradım. Bir yavan, bir eksik. Tamam, herkes güzel, her yer havadar, geniş, otobüsler dakik, sağlık fışkırıyor, ama yok işte. Bişiyler eksik,
aidiyet hissinden ziyade..
Yani eğer Izmir portakal suyu ise, Istanbul sigara gibi. Bilmem anlatabildim mi ? :)

40 saat kaldı..