Maskelerinizi aralayın ve yağmuru koklayın.
Hayat her şeye rağmen yaratılabilen
basit fırsatlarla çok daha güzel. Aslında en basit mutluluklar gözlerimizin
önündeyken, bizler hep yukarıya veya karşıya bakıyoruz. Yaşanılan hayatlar
çalıntı, hayaller ödünç. "Hakikat" çoğumuz için artık eski bulunduğu için pek
tercih edilmeyen Arapça kökenli bir sözcük. Gelişen teknoloji dünyası bizleri
sözde ilerletip modernleştirirken, eskiye burun kıvırıp özümüzden uzaklaşarak
gerilemiyor muyuz ? Fikirler bile samimi değil. Oysa görmemeye inat ettiğimiz en
basit şeyler ne kadar da gerçek.
Hayat zor değil. Kişi faktörü dünyayı cennete
veya cehenneme dönüştüren. Omzumuza yük olmamalı yolumuza çıkanlar, aksine kanat
takmalı; takmalı ki, yolumuza yoldaş olsun, hayata baharat misali lezzet katsın.
Maalesef bencillik kalkan olmuş, hatalar karşısında sorumluluk almamak için
bürünülen. Hayat hatalarla gösterir tadını tuzunu. Yorulmamış insan bilemez
yastığının kıymetini. Bilmez hiç susuz kalmamış insan suyun aslında eşsiz bir
lezzeti olduğunu. Emeksiz, hareketsiz deneyim olmaz. "Yok" olan aslında "var"
olacağın hazırlığıdır.
Hayat mucizelerle dolu. Bu yüzden değil midir her gün
aynı güne uyanmamak ? Güneş her gün doğudan doğar ama her defasında aynı
renkleri mi sunar ? Filtresiz bakmayalı ne kadar oldu kendinize ?
Hayat çok
adil. Ona nasıl giderseniz, onunla iadeiziyaret görürsünüz.
Kendin olabilmek çok
önemli. Uyarlama korkusu olmaksızın özünü olduğu gibi yaşayabilmeli insan. Diğer
faktörler yokmuşcasına, akıp gitmeli zamanla el ele..Hayat katılık sevmez,
akışkan ve kıvrak olabilmeli insan. Esneklik can yakmaz. Biraz da güvenebilmeli
insan yazgısına, hayat seni alır, zamanla beraber şekillendirir. Doğar, büyür,
hisseder, yaşar, bu süre zarfında güzel çizgiler biriktirir ve ölür insan.
İşte
hayat bu kadar gerçek, bu kadar yalın, bu kadar güzel. Ya siz ?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder