31 Aralık 2024 Salı

bitter end

 Duygularımı ve başka bir sürü şeyimi yitirdiğim bir yılın son anlarından..

Hoş çakal .

12 Aralık 2024 Perşembe

from poppies to succulents

 Baştacı veya cepte görmek pozisyonal olarak uzak görünse de hassas bir nüans var uygulamasında, bunu hissettirerek ifade etmeye çalışacağım. 

Prenses olma ihtimali taşıyan bir erkeğin size prenses muamelesi yapması, anlık olarak onun dişil enerjisinin sönüp uyumakta olan eril tarafının harekete geçtiğini gösterir, zira erkekler kendilerine yapılmasını istediğini yapar karşı tarafa (bknz: back door). Bu prenses muamelesi beni iter, gereksiz görürüm. Sonuçta hiç birimiz sarayda yaşamıyoruz, değil mi ? Hipotetik fantezilerden bıktım camların bile plastik olduğu mevcut dünyada. Organ-ik olun, organınızı fark edin; anatomi önemli.

Cepte görme / görülme farklı bir eril enerji besleme metodudur, bunu anlayamıyorum çünkü tüm bu prenses erkek toksisitesine rağmen hala kadın kalmamı hayretler içinde izliyorum. Şimdi Oedipus, meme, fakirlik, iğdişlik..bunlara girmek istemiyorum, sivil hayatımda öğretmek tercihim değil, hele ki karşılığında "hiç" varsa.

Özetle ;

Ben gelincik gibi bir kızdım, büyüdüm, gül gibi açıldım..dikenlerim de vardı üstelik beni ahenkle tamamlayan. Son zamanlarda fark ettim ki, kendi kendimi sulamaktan sukulent olmuşum. Daha sulu ve daha lezizim artık, mahzendeki şarrrap misali. 
Yani azizam, cepte tutulmak ya da başa çıkarılmak için fazla kalifiyeyim; bundandır ani yağmur basmaları..


*missanthropy

 Aralık ayının hatrına selam olsun! 

Ultra tatsız tuzsuz bir o kadar ruhsuz geçiyor günler, amaçsızca, ümitsizce..

Kusuyorum bol bol ama neyi çıkaramıyorum yıllardır, bilmiyorum. 

Görüp görebileceğiniz en akıllı akıl hastasıyım. 

Her şeyin farkında olup da leylayı oynamak günümüz standartlarına ne de yakışan bir iletişim modelidir, değil mi ?

Sıcak - soğuk, uzak - yakın, tavan - yer.. bunlar da en acımasız manipülasyon teknikleridir. 

Lakin ben çok yoruldum. Kanatlanıp uçmak, hatta yeniden uçuşmak istiyorum. 

Aralık'ın bile yeterince iyi gelemediği, kalp kırıklığı ve yalnızlığın metastaz yaptığı majör depresyon belirtileri taşıyan minimal hayatımda umut tükenmiştir, ilgililere duyurulur.

Öte yandan, ölümü arzulamak da bi çeşit tutunma çabası değil midir ? 

Neyse..

p.s. narsisizm bir canlının başına gelen en devasız illettir, sezer sezmez usulca uzaklaşınız, zira doktor olunmaz ama hasta doğulur. Bundan mütevellit sıkışıp kalınır dipsiz, karanlık bir bataklığın ortasında. Arada da kaşıntı yapar rektumda..


18 Ekim 2024 Cuma

*miAßma

Eylül ayının buhranlarını bu sene buralara kusmadan içimde hallettim ve nihayetinde serinleyen hava ile birlikte özüme dönmeye başladım, kendimi attım dışarılara. 

Bu sene daha sert geçiyor; içeride çözmeye çalıştıkça eş zamanlı olarak çürüyor insan, ehh yaş da geçiyor ya..neyse..

Birkaç hafta sonra Sarajevo'ya gidiyorum ve bu benim ilk "outta-comfort-zone" deneyimim olacak. Tek olmasını istemedim hiç, önceliğim olan insanlara teklif ettim, ısrar etmedim fakat. Korkuyorum da birazcık. Dil biliyorum evet, derdim de bu değil zaten. Biraz derdimden bahsetmek isterim : 

Yıllardır her şeyi kendi başıma yaptığım için, yani yalnız olmaması gereken şeyleri de en iyi şekilde kendim yaptığım için, bir geçmiş döngüsüne saplanmış bulunmaktayım ve bunu bu platformda bile yeterince ima ettim. Yeni anılar biriktirmeye ihtiyacım var; biriktireyim ki, eskiler uçsun gitsin, iyileşeyim, umudum olsun. Görünüşe göre bu dönüm noktasını da tek başıma atlatacağım; sık sık yabancılaşma gelmiyormuş da ben haftada en az iki kez mevcut hayatıma yeniden oryantasyon çalışması yapmıyormuşum gibi..

Gerçek yalnızlık, bunu dile getirdiğinizde herkesin sağır kesildiği ya da yok olduğu zaman en çok hissettirir kendini.

Velhasılıkelam, kiminin parası yok (ama bana kadar), kiminin de vakti yok (benim için). Bahşedilen aklı birazcık kullanabilirsek, önceliklerimin önceliği olmadığım aşikâr. Oysa o kadar yetiyor ki bana, az önce bahsettiğim bahşedilen akıl kullanılırsa kolayca görülebilecek. Öte yandan;

O kadar mutluy(d)um ki bir süredir, ilk kez ölmek istemedim. : 

Siz hiç hiç bir şey yiyip içmeden tok hissedip, yine hiç bir şey kullanmadan sarhoş oldunuz mu? Ben deneyimledim, hem de nasıl; diş etlerimin uyuşmasından, midemdeki kelebeklerin flamencosuna kadar..ama kiminin panzehiri kiminin zehiri olur bu hayatta ve bazı insanlar kusursuz kötüdür ya da sadece hasta. 

Ve bazı insanların varlığı, yokluğundan daha ağır gelir "bu" cihanda. 


3 Ağustos 2024 Cumartesi

güm pat çat

Eski neşemi çok özledim ben.
Üzülüp ağlayıp şeklini kaybetmiş suratımla bir anda kalkıp göbek atmayı da..
Kırılıp yıkılıp yine de yeni tanıştığım insanlara açtığım kütük kafalı kalbimin arsızlığını da..
Hee bir de nerede ve kiminle olduğumun önemini silip atan, bir parmak şıklatması ile yanında bittiğim adamı. 

Şimdilerde tadım tuzum yok, -mış gibi geçiyor, içindeyken rüyada olduğunu biliyorum. 
Göbek atmalar da kalmadı zira hayalimde çıktığım sahnenin önünde izleyenler yok. 
Artık insanlara şans da veremiyorum çünkü ilk anda nereye kadar gidebileceklerini görüyorum ; hep görüyordum da, hani belki bu sefer.. neyse. 
Kırılmıyorum da bu sayede. 

Bir öğretmen olarak okul ve öğrencinin olmadığı bir yerde yaşamak istiyorum, böyle ütopik bir tutunma arayışları var fonda devam eden. 
Öte yandan beni harlayacak bir tutku, küle dönüştürecek değil. Her saniyesini doku doku hisseden ve hissettiren, hakkını fazlası ile verebilen bir tutku.. alışverişten öte bütünleşme, ama nerdeee? 
Ne o yürrreeeeekk ne de o y*rrrrrrak ! 

Hünkarım, sanırsam gebeyim. Ama Tarkan şarkısı gibi "hasrete"..

En çok eski halimi özledim ben. Öğrencilerimin tabiri ile depresif olduğunu söylerken bile eğlendiren halimi. O zaman durum başka idi ; minör depresyonumda majör kahramanlar vardı. Şimdilerde majör yalnızlıkta minör bireyler var, ultra etkisiz ve yaz yağmuru gibi, hani ne derler : sertti, çabuk yumuşadı. 

O değil de, gözleri yaşlıyken bile girdiği ortama ışık saçan uzun siyah saçlı bir kız vardı ve taa o zamanlar da küçük göğüslü idi, heh, o kıza ne oldu ? 

Ne oldu da o kızdan geriye mevzubahis salt küçük göğüsler kaldı ? 

Ve majorite nasıl kendi ham beyninin sözde doluluğu kibriyle doygun bir küstahlığa bürünüp sadece göğüs düşünür oldu? 

Artık daha çok azınlıktayım. O kız da terk etti beni. 

Hala uykuda mısınız ? Ben henüz uyumadım da..

23 Haziran 2024 Pazar

confetti

 Bir itirafta bulunmak istedim ama söyleyeceğimi şahsen duymak istemezdim, bu yüzden vazgeçtim. Çok korkunç, dağıtıcı, üzücü bir şey..hee.. çok merak ediyorsan, yüzüme sorarsın :) 

unconnect-ed

Bir sır vereceğim :

Bazı insanlarla aramda kontrolüm dışında olan bir bağım var.  O kişinin ya da kişilerin o esnada ne yaptığını, ne yapmış olduğunu ya da yapacağını görebiliyorum. Herkesle değil fakat. Seçemiyorum da.. o anki duygularını ve geçişlerini de hissedebiliyorum. Oldukça yorucu ve asosyalleştiren bir bağ..

Öyle negatif insanlar var ki, çiçekleri solduruyor, kurutuyor. Hissediyorum ama, ne yaparsa yapsın, direkt bende. Bi sktr olup gitmiyorlar. 

Öyle insanlar da var ki, bütün oluyorsunuz, senkronizasyondan öte tamamlayıcı bir bağınız oluyor. İyi ki varlar. 

Ama bilirsiniz ki sinek küçük olsa da mide bulandırır, negatif saçmışsa tohumlarını, döllenmeme şansı yoktur, mutlaka gelir bulur. 

Beni bi salın artık.. ağırlaştınız, taşıyamıyorum.