18 Ekim 2024 Cuma

*miAßma

Eylül ayının buhranlarını bu sene buralara kusmadan içimde hallettim ve nihayetinde serinleyen hava ile birlikte özüme dönmeye başladım, kendimi attım dışarılara. 

Bu sene daha sert geçiyor; içeride çözmeye çalıştıkça eş zamanlı olarak çürüyor insan, ehh yaş da geçiyor ya..neyse..

Birkaç hafta sonra Sarajevo'ya gidiyorum ve bu benim ilk "outta-comfort-zone" deneyimim olacak. Tek olmasını istemedim hiç, önceliğim olan insanlara teklif ettim, ısrar etmedim fakat. Korkuyorum da birazcık. Dil biliyorum evet, derdim de bu değil zaten. Biraz derdimden bahsetmek isterim : 

Yıllardır her şeyi kendi başıma yaptığım için, yani yalnız olmaması gereken şeyleri de en iyi şekilde kendim yaptığım için, bir geçmiş döngüsüne saplanmış bulunmaktayım ve bunu bu platformda bile yeterince ima ettim. Yeni anılar biriktirmeye ihtiyacım var; biriktireyim ki, eskiler uçsun gitsin, iyileşeyim, umudum olsun. Görünüşe göre bu dönüm noktasını da tek başıma atlatacağım; sık sık yabancılaşma gelmiyormuş da ben haftada en az iki kez mevcut hayatıma yeniden oryantasyon çalışması yapmıyormuşum gibi..

Gerçek yalnızlık, bunu dile getirdiğinizde herkesin sağır kesildiği ya da yok olduğu zaman en çok hissettirir kendini.

Velhasılıkelam, kiminin parası yok (ama bana kadar), kiminin de vakti yok (benim için). Bahşedilen aklı birazcık kullanabilirsek, önceliklerimin önceliği olmadığım aşikâr. Oysa o kadar yetiyor ki bana, az önce bahsettiğim bahşedilen akıl kullanılırsa kolayca görülebilecek. Öte yandan;

O kadar mutluy(d)um ki bir süredir, ilk kez ölmek istemedim. : 

Siz hiç hiç bir şey yiyip içmeden tok hissedip, yine hiç bir şey kullanmadan sarhoş oldunuz mu? Ben deneyimledim, hem de nasıl; diş etlerimin uyuşmasından, midemdeki kelebeklerin flamencosuna kadar..ama kiminin panzehiri kiminin zehiri olur bu hayatta ve bazı insanlar kusursuz kötüdür ya da sadece hasta. 

Ve bazı insanların varlığı, yokluğundan daha ağır gelir "bu" cihanda. 


3 Ağustos 2024 Cumartesi

güm pat çat

Eski neşemi çok özledim ben.
Üzülüp ağlayıp şeklini kaybetmiş suratımla bir anda kalkıp göbek atmayı da..
Kırılıp yıkılıp yine de yeni tanıştığım insanlara açtığım kütük kafalı kalbimin arsızlığını da..
Hee bir de nerede ve kiminle olduğumun önemini silip atan, bir parmak şıklatması ile yanında bittiğim adamı. 

Şimdilerde tadım tuzum yok, -mış gibi geçiyor, içindeyken rüyada olduğunu biliyorum. 
Göbek atmalar da kalmadı zira hayalimde çıktığım sahnenin önünde izleyenler yok. 
Artık insanlara şans da veremiyorum çünkü ilk anda nereye kadar gidebileceklerini görüyorum ; hep görüyordum da, hani belki bu sefer.. neyse. 
Kırılmıyorum da bu sayede. 

Bir öğretmen olarak okul ve öğrencinin olmadığı bir yerde yaşamak istiyorum, böyle ütopik bir tutunma arayışları var fonda devam eden. 
Öte yandan beni harlayacak bir tutku, küle dönüştürecek değil. Her saniyesini doku doku hisseden ve hissettiren, hakkını fazlası ile verebilen bir tutku.. alışverişten öte bütünleşme, ama nerdeee? 
Ne o yürrreeeeekk ne de o y*rrrrrrak ! 

Hünkarım, sanırsam gebeyim. Ama Tarkan şarkısı gibi "hasrete"..

En çok eski halimi özledim ben. Öğrencilerimin tabiri ile depresif olduğunu söylerken bile eğlendiren halimi. O zaman durum başka idi ; minör depresyonumda majör kahramanlar vardı. Şimdilerde majör yalnızlıkta minör bireyler var, ultra etkisiz ve yaz yağmuru gibi, hani ne derler : sertti, çabuk yumuşadı. 

O değil de, gözleri yaşlıyken bile girdiği ortama ışık saçan uzun siyah saçlı bir kız vardı ve taa o zamanlar da küçük göğüslü idi, heh, o kıza ne oldu ? 

Ne oldu da o kızdan geriye mevzubahis salt küçük göğüsler kaldı ? 

Ve majorite nasıl kendi ham beyninin sözde doluluğu kibriyle doygun bir küstahlığa bürünüp sadece göğüs düşünür oldu? 

Artık daha çok azınlıktayım. O kız da terk etti beni. 

Hala uykuda mısınız ? Ben henüz uyumadım da..

23 Haziran 2024 Pazar

confetti

 Bir itirafta bulunmak istedim ama söyleyeceğimi şahsen duymak istemezdim, bu yüzden vazgeçtim. Çok korkunç, dağıtıcı, üzücü bir şey..hee.. çok merak ediyorsan, yüzüme sorarsın :) 

unconnect-ed

Bir sır vereceğim :

Bazı insanlarla aramda kontrolüm dışında olan bir bağım var.  O kişinin ya da kişilerin o esnada ne yaptığını, ne yapmış olduğunu ya da yapacağını görebiliyorum. Herkesle değil fakat. Seçemiyorum da.. o anki duygularını ve geçişlerini de hissedebiliyorum. Oldukça yorucu ve asosyalleştiren bir bağ..

Öyle negatif insanlar var ki, çiçekleri solduruyor, kurutuyor. Hissediyorum ama, ne yaparsa yapsın, direkt bende. Bi sktr olup gitmiyorlar. 

Öyle insanlar da var ki, bütün oluyorsunuz, senkronizasyondan öte tamamlayıcı bir bağınız oluyor. İyi ki varlar. 

Ama bilirsiniz ki sinek küçük olsa da mide bulandırır, negatif saçmışsa tohumlarını, döllenmeme şansı yoktur, mutlaka gelir bulur. 

Beni bi salın artık.. ağırlaştınız, taşıyamıyorum. 

17 Haziran 2024 Pazartesi

smokey

Değişik renklerde oje sürüp, "kimin bu eller" şaşkınlığı ile seyrediyorum. Çatlak patlak renkler..bir de uydurduğum elbiseler var ki, evlere şenlik. Gün geçtikçe rötarına rötar ekleyen oryantasyon yüzünden iyicene uzaklaştım kendimden; bellediğim çaresizlik ile tamamen andayım, sonrası yok, gelince görürüz. 

Neden en sevdiğim elma, yakın akraba statüsünde bir pornocu adı gibi acaba ? 

Bu soru neden buraya geldi ayrıca? 

Kafam burada değil, yakın çemberimde; kendime uzak olan beni, bana yakınlaştıracak kadar.. içime her dokunuşunda sarsıp, beni kendime getiren ve tenime en çok yakışan tonda..Bir bataklık gibi içime çekiyor olsam da, bu bir fethediliş hikâyesi. İliklerime kadar istilâ ediliyor, her nefes verişimde biraz daha içime çekiyorum, yavaş yavaş.. hareket özgürlüğümün minimum olduğu bir platformda nasıl kanatlanıp özgürleşebiliyorum ? 

Ruhum fakirmiş, birkaç kez duydum başkalarından.. yalnız vajinam nasıl zengin ! 

Duman rengi sıvılar gracilis kasımdan patellamın medialine doğru usul usul akıyor, saturasyon yüksek.. 

Bu arsız iştah ve şuurunu yitirme lüksüne sahip olacak kadar kendini yeniden bulma arzusu..elit seviyede tutku göstergesi bunlar, herkes bilmez. 

Shht ! Herkes ! Hadi gidin yatın, uyuyun ! Heey !? Sen, bıyıklı.!.sen buraya..

6 Haziran 2024 Perşembe

caelum / inferno ?

 Ya ateş ile tasvir edilen cehennem kendi ellerimizle inşa ettiğimiz bir yerse?

Mevcut dünyada tiksindiğimiz, kınadığımız ya da ne bileyim birtakım iğrenç hisler beslediğimiz canlıların formunda tekrar yaratılıyorsak ve yaşarken de bunun bilincinde isek? 

O zaman en organiğinden ateşi arzulamaz mı can ? 

Insan insanın cehennemi..cennetten uzaklaştırıp, gözünü bağlayan. Oysa doğada böyle sürmüyor yaşam; daha nazik, daha samimi, daha geniş ama hep bir yerde sınır var huzursuz edilmeden hissettirilen.

Yaradılışıma uygun olmayan habitatlara izinsiz girdiğim için özür diliyorum. Uçağa binerek ya da anlamsızca patlatılan havai fişekleri izlerken kuşlara zarar verdiğimi göz ardı ettiğim için.. kendimi balık sanıp denize girip, üstüne kendisine defalarca golden shower yaşattığım için de özür diliyorum. 

Istiyorum ki :

Beni kabul etsin. Üstten kara olan toprak alttan ak. Beni çeksin içine, sarmaşıklar kökler sarsın tüm vücudumu, böcekler gezsinler üstümde, öpsünler, ısırsınlar..bir bütün olayım, şekil değiştireyim, toprak olayım, karanfiller çıksın üstümde.

Ölü insanlara daha çok saygı duyuyorum tüm samimiyetimle çünkü onlar artık doğanın bir parçası. 

Agorafobimi yendiğimi fark ettim bugün. Sonsuz karanlık, bucaksız okyanus, sınırsız gökyüzü..hepsi gayet şefkatli görünüyor gözüme. Içlerine karışmak, bütün olmak istiyorum; canım çekiliyor. Yüzüm gözüm yabancı geldi bugün gene, sanırım deri değiştiriyorum. Fakat bu böyle bir yılanın ağaç kütüğünün kenarına taktırıp sıyırdığı gibi bir deri değiştirme değil, kimyasal bir şeyler de var; pek beşeri vasıflar değil. 

Doğaya karışmaya mı hazırlanıyorum yoksa? 

En çok kendi kendini manipüle etmeyi başarmış ve bunu fark ettirmeden yapmış biri olarak beynimin işine karışmak haddime düşmez. 

Toprak da ne güzel çeker yağmuru..

1 Haziran 2024 Cumartesi

anti-u

Kendi ellerime yabancı uyandığım Mayıs'ın son sabahından Haziran'ın ilk saatlerine mayışık uzuvlar ve hazdan uzak giriş yapmış bulunmaktayım an itibariyle çok cansız fakat bol kanlı..

Benim evim, benim mabedim, edep benim, sizi bilemem..

Zaten aynı dili konuşuyor olmamız da anlaşabildiğimiz anlamına gelmiyor(muş).  

Ben diyorum ki "pasta yedim dün, şahaneydi"..sen sanıyorsun ki çikolatalı pasta, oysa muzlu rulo pasta idi. İletiştik mi şimdi biz?

Duygular da böyle.. sevmek mesela ; 

Fazla sevilerek büyütülen biri özgüven eksikliğini narsisizm ile kamufle etmeye çalışırken sadist hareketlere meyilli olabiliyor : 

S is for selfishness...N is for narcissism.

Öte yandan, sevgiden yoksun büyüyen biri -ki onlar büyütülmez, büyür- korunma mekanizması olarak makul bir özgüven geliştirirler, fakat ruhundaki sancıyı bastırmak için fiziksel acılara sığınarak mazoşistik açlığını besleyenlere aşık olurlar :

A is for agony...L is for love. 

Velhâsılıkelâm, sevgi cihanşümul değildir.. aşk da müşterek değil zaten.

Her okuyan anlayamasın diye elimden geleni yaptım, şimdi baka baka kararmış bir üzüm işvesi ile hodkâm hodkâm uyumaya gideyim. Heh ! 🤚🏻