23 Kasım 2016 Çarşamba

yalnızlığa dair..

Tercih meselesi..

Başa gelen her şey bir şekilde zamanında dilenmiş bir şeydir-ki buna önceden değinmiştim. O zamanki durumum farkındalıktı, şimdiyse kabulleniş.

Yalnız yaşamayı tercih ediyorum. Sonuçlarına katlanmak mı denir, mukafat mı denir, o da perspektif ile alakalı. Sonuç yine tercih meselesi.

Yalnız olunca,tüm gün üzerime vıcık vıcık yapışmış olan kalabalıktan arınmış oluyorum eve girer girmez. Sonrası kulak çınlatan bir sessizlik.

Yalnız olunca, arada ziyaretime gelenler oluyor; arkadaş, dost, aile, sevgili.. nadiren indiriyorum kalemin duvarlarını. O anlar çok özel oluyor, çünkü biliyorum ki geçici, sonsuza kadar sürmeyecek. Elimden geldiğince tadını çıkarmaya bakıyorum o anların, çünkü sonrası acıtacak. Çok da alıştırmıyorum kendimi birinin nefesine evimde. Ne kadar kısa, o kadar iyi. Gerisi aynı boşluk.

Yalnız olunca, bir başka canlının kıymetini daha iyi anlıyorum. Çünkü aslolan yalınlıktır, yalnızlıktır. Kimse kimsenin hayatında sonsuza kadar kalmanın garantisini veremez. Ne zaman kendini bırakırsın birinin kollarında, kaybedişini ilan edersin. Insan yalnız doğduğu gibi, ölmeye de mahkumdur, terk etmeye programlı gibi. Yalnız olunca, kendimi daha az kandırıyorum.

Yalnız olunca, öfkemi besleyecek tohum bulamıyorum. Kabuk bağlıyor, kanatmayabiliyorum. Duruyor ama acıtmıyor.

Yalnız olunca, hayatın beni tüm cazibesini kullanarak davet ettiği o çarka kapılmayabiliyorum.

Yalnız olunca, ruh eşim olmuyor, yansıması oluyor. Beraber çıkıyoruz, tek geliyorum. Kokusu, saçı,..dnaları karşılıyor beni, temizliyorum, onlar da gidiyor.

Yalnız olunca, ölüm hep benimle oluyor. Sevebildiklerimin yüzünde ölümü görüyorum hep. Yokluklarına alıştırırken kendimi aslında ölümlerine de alıştırıyorum, kabulleniyorum. Bir zaman sonra istediğimde ulaşılamayacak olduklarını biliyorum.

Ben yalnızlığımı ölümün sonsuz huzuruyla ve buna olan arzumla besliyorum.

12 Kasım 2016 Cumartesi

denial

Öyle şarkılar yazmışlar ki zamanında, kendi düşüncelerimi yazamıyorum (ç)alıntı gibi olmasın diye.
Sonra bir an düşünüyorum da, umut oluyor bana herşeye rağmen.
Demek ki yaşanabiliyormuş, kabuk bağlıyormuş bir daha kanamamak üzere. Öte yandan kendimi de nasıl iyi tanıyorum. :)
Cık.. düşünceler aynı olabilir, yaşantılar da ortak olabilir ama etkisi herkeste farklı olur. Yaşananlar özgündür.
Ben böyle hissediyorum diye diğer bir kişi de böyle hissedecek diye bir şey yok. Zaten ortak olsaydı, ortak olunurdu ve bu yazıya ilham olmazdı. Hemfikir olunsaydı "aşk" olmazdı. "Aşk" olmasaydı "tutku" hiç olmazdı. İkisi de yaşanan dünyanın karanlık tarafı.
Boşver..

İnkar da edilmez ki şimdi ? Gözüm kör olsa, gönlüm değil. Tam tersi olsa da, birbirleriyle uyumlu gidecekler diye bir kural yok.
Zor işler. Olsa bir dert, olmasa..

Uykum geldi. Kalbim acıyor. Olanlar var ya, önceden, çok önceden.. ürperti gibi çarpıyor aniden, bazen sık sık bazen durup dururken ama şiddetli. Biliyorum olanla ölene bir şey yapılamadığını. Ama olmasaydı da olurdu, değil mi ? Bugünkü ben olamamama neden olduğu için teşekkür etmek istemiyorum. Aman ne hoş eleğin altında kalan insanlar ! Benden götürdüklerinin yerine bir şey koymadı ki kimse..İnancım gitti bir şeylere karşı. Bu pisliği önce ben başlatmadım. Neyse, arınmak için yazmaya başlamadım. Tadında kalsın.

Tadında kalsınmış. Tadını skeyim.

Hepiniz çıkarlarınız için yalanla harmanlanmış orospu attırığı aromalı bokuncuklarsınız.